Merkez Bankası’nın politika faizini yüzde 14 seviyesinde sabit bırakmasını değerlendiren Ekonomist Atilla Çifter, piyasa faizinin politika faizine ters yönde hareketinin faiz kararı için önemli bir sorun olduğunu kaydetti. Çifter, TCMB’nin gelecek aydan itibaren politika faizini artırma baskısının daha fazla artacağını söyledi.
Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası (TCMB) Para Politikası Kurulu (PPK), politika faizi olan bir hafta vadeli repo ihale faiz oranını yüzde 14’te sabit bıraktı. Kararı değerlendiren Doç. Dr. Atilla Çifter, TCMB’nin faiz indirimlerine başladığı Eylül 2021’den itibaren ilk kez politika faizini sabit bıraktığını ancak buna rağmen, aynı dönemde iki yıllık tahvil faizi 500, ticari kredi faizi 450, ihtiyaç kredisi faizinin ise 800 baz puan arttığını hatırlattı. Piyasa faizinin politika faizine ters yönde hareketinin faiz kararı için önemli bir sorun olduğunu vurgulayan Çifter, “Enflasyon, risk primi ve piyasa faizlerinin politika faizine ters hareketi dışında, dış baskılar da devam ediyor. TCMB’nin gelecek aydan itibaren politika faizini artırma baskısı daha fazla artacaktır” değerlendirmesinde bulundu.
Enflasyon risklerinin de devam ettiğini vurgulayan Altınbaş Üniversitesi Öğretim Üyesi Çifter, Çifter, tüketici fiyat enflasyonu yüzde 36 iken, yurt içi üretici fiyat enflasyonun yüzde 80 seviyesinde olduğunu söyledi. Özellikle enerji fiyatlarında ve asgari ücret artışı sonrası işgücü maliyetindeki artış nedeniyle enflasyonda kısa vadede gerileme olasılığının çok düşük olduğunu ifade etti.
Doç. Dr. Atilla Çifter
‘TERS YÖNDE HAREKETLER, FAİZ İÇİN ÖNEMLİ BİR SORUN’
Diğer yandan Türkiye’nin risk priminin hala yüksek seviyede olduğuna dikkati çeken Çifter, Eylül 2021’de 5 yıllık CDS (Kredi Temerrüt Swapları) 450 altında olan iken, bugün 545 düzeyinde olduğunu söyledi. Çifter, “Enflasyon, risk primi ve piyasa faizlerinin politika faizine ters hareketi dışında, dış baskılar da devam ediyor. 2022’de ABD’de tüketici enflasyonun gerilememesi nedeniyle Mart 2022’de Fed’in faiz artış olasılığı yüzde 97’ye yükseldi” diye konuştu, bu olasılığın TCMB’nin faiz indirimlerine başladığı Eylül 2021’de sadece yüzde 2 olduğunu hatırlattı.
Normal şartlarda gelişmekte olan ülkelerin Fed’den önce hareket ederek önlem almaya çalıştıklarını, bu nedenle birçok gelişmekte olan ülkenin politika faizini artırdığına işaret eden Ekonomist Çifter, son olarak “Fed faktörü de dikkate alındığında, TCMB’nin gelecek aydan itibaren politika faizini artırma baskısı daha fazla artacaktır” diye konuştu.
FAİZ İNDİRİMLERİ EYLÜL AYINDA BAŞLAMIŞTI
TCMB parasal gevşeme döngüsüne Eylül ayında 100 baz puanlık bir faiz indirimiyle başlamış ve politika faizini yüzde 19’dan 18’e düşürmüştü. Merkez Bankası sonraki aylarda da faiz indirimlerine devam ederek politika faizini yüzde 15’e kadar düşürmüştü.
Dolar/TL bu süre zarfında kasım ayına kadar kademeli bir yükseliş kaydettikten sonra Kasım’da gerçekleşen 200 baz puanlık faiz indiriminin ardından ayı yüzde 40’a varan kayıpla kapatmıştı. Dolar kuru eylül ayı başında 8,30 civarında bir seviyede bulunurken Kasım ayını 13 seviyesinin üzerinde kapatmıştı.
Merkez Bankası son olarak politika faizini 1 puan daha indirerek, yüzde 14’e çekmişti